Sayfalar

19 Aralık 2014 Cuma

CILGINLIGIM



Bu ne cilginliktir icimdeki...
Neyime guvenirim de bosveririm  herseye hergune
Bu cilginligin sonunu hic dusunmez mi bu yurek...
Cilginlik degil mi?
Ayni bedende beyin calisip, yurek inanirken
 Bedenin itaatsiz kalmasi...
Akil calissa  inansa da yurek
Ne fayda halsiz,hareketsiz,dermansiz, itaatsiz beden...
Bu cilginliga dur demeli,
Yeter demeli,
Itaat buyur beden demeli...
Bunun icin "el aman Ya Rab!" demeli
"Ya Rab affet,Ya Rab affet,Ya Rab affet"
Cilginlikla, cilginca,cildirmiscasina,
"Ya Rab affet"

16 Aralık 2014 Salı

SELAMÜN ALEYKÜM YARENLER....

SELAMÜN ALEYKÜM YARENLER....


Allah'ın adıyla başlayarak yazılan postların,okunan yazıların hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Dostlar farkında mısınız? Bugünlerde bakıyorum da blogger dostlarımdan,arkadaşlarımdan,yarenlerim den hep kendi arkadaşlarıyla ilgili,dostlarıyla ilgili  genelde çevrelerindeki insanlarla ilgili şikayet yazıları  geliyor.
İnsanların maskelerinden,ikiyüzlülüklerinden,yalanlarından,riyalarından, kıskançlıklarından dem vuruyorlar.Öyle şeyler yazılıyor ki bizim hayatlarımızda da o tarz da insanlar çok diyip iç geçiririrken yorumları okuyor aynı şekilde herkesin çevresinde fazlasıyla varmış diyorum...Şaşırıp kalıyorum.İnsanlar yaşadıkları gibi görünmüyor yada göründükleri gibi yaşamıyor.Bunun içinde türlü türlü maskeler takıyor.Bizler de sürekli değişen bu maskelerin hızına  yetişemeyip afallayıp kalıyoruz.Onlar maskeleri değiştirirken bizleri kırıp incittiklerinin  farkında bile olmuyorlar.
Ben artık bunlara  alıştım diyebilirim.Hatta bi sürü bahanelerde bulabilirim.Ahir zaman, teknoloji bizi böyle yaptı,zamane değişti gibi bir sürü bahane ....Beni üzen bu maskeler değil, aslında bu bizi üzen insanların çevremizde ne kadar çok çoğaldığı.Toplum olarak mı böyle riyakar,hırslı,kıskanç olduk.Hepimiz mi değiştik değişiyoruz diyorum.Niye böyleyiz,neden böyle olduk ,eski halimize dönebilecek miyiz diye düşünürken  umutsuzluğa da düşmüyor değilim.Sonra da diyorum ki o kadar açık ki bu hale gelme sebebimiz.Biz insanoğlu Allah 'tan uzaklaştıkça İslam dan kaçtıkça Allah 'ta bizleri bize bırakıyor ve bizde biz olmayınca kimliksiz maskelerimizle karşılıyoruz birbirimizi.Benim anladığım Yaradan dan uzaklaştıkça maalesef  kırılmaktan incimekten kurtulamayacağız.
Siz bu konu da neler söylersiniz acaba merak ediyorum.

15 Aralık 2014 Pazartesi

KİŞİ İYİ VE KÖTÜ FİİLLERİ KENDİSİ İÇİN İŞLER*

KİŞİ İYİ VE KÖTÜ FİİLLERİ KENDİSİ İÇİN İŞLER

􀂭ِ
“İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine
kendinize yapmış olursunuz...” (İsrâ, 17/7)
İnsan yaratılış olarak hem iyilik yapmaya ve hem de kötülük yapmaya yetenekli
bir varlıktır. Zaten böyle olduğu için Cenab-ı Hak onu imtihan etmektedir. Nitekim
ayette kimin daha güzel amel işlediğini denemek için ölüm ve hayatın yaratıldığı
ifade edilmektedir (Mülk, 67/2). Bu imtihanda başarılı olabilmek için iyilik ve kötülük
yollarının neler olduğu da ayrıca insana gösterilmiştir.
Esasen bizim yaptığımız iyilik ve kötülükler kendi lehimize ve aleyhimize olmaktadır.
Çünkü konumuzu teşkil eden ayet, iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş
olursunuz, kötülük ederseniz onu da kendinize yapmış olursunuz, diye bizi
uyarmaktadır. Bir bakıma Allah, iyilik veya kötülük işlememiz konusunda kendi
irademizle bizi baş başa bırakmaktadır. Ancak, Allah bizim iyilik yapmamıza rıza
göstermekte ve bundan hoşnut olmakta, kötü fiiller işlememize ise razı olmamaktadır.
Cenab-ı Hak bizim işlediğimiz iyiliklerin karşılığını vermekte ve hiç kimseye
haksızlık yapmamaktadır. Nitekim ayette, “Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar
zulüm etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi
katından büyük bir mükâfat verir.” (Nisâ, 4/40) buyurulmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s)
de yüce Allah’ın iyiliklerin karşılığını binlerce iyilikle artıracağını vurgulamıştır
(Tirmizî, “Da’avât”, 36). Ayet ve hadislerde yer aldığı gibi kişinin yaptıklarının karşılığını
göreceği, dolayısıyla her ne yaparsa kendisi için yaptığını bilerek ona göre hareket
etmesi gerektiği mesajı verilmektedir.
Yaptığımız iyililiklerin karşılığı bizlere tam olarak ödenecektir. Kur’an-ı Kerim’de
kıyamet günü adalet terazilerinin kurulacağı, hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyeceği
ve yapılan güzel bir işin küçük miktarda da olsa getirilip ortaya konacağı
belirtilmektedir (Enbiyâ, 21/47). Ayrıca iyilik edenlerin iyiliklerinin daha fazla iyilikle
ödeneceği, bu dünyada iyi amel işleyen kimsenin ahiretteki amelinin de ebedî olacağı
açıklanmaktadır. Güzel davrananlara daha güzeliyle mükâfat verilecek (Necm,
53/31), iman edip güzel davranışta bulunanların amelleri zayi edilmeyecektir (Kehf,
18/30).
Çünkü iyiliğin karşılığı ancak iyiliktir (Rahman, 55/60). İnsan salih amel işlerse
kendisi için işlemiş olur. Yani faydası kendisine ait olur. Zira insana ancak çalışıp
yaptığı şeyin karşılığı verilir. Fakat bir kötülük işlemişse de kendi aleyhine olur. O
kötülüğün cezasını kendisi çeker (Câsiye, 45/15). Kişiye isabet eden iyilikler Allah’tandır.
Kötülüklerle karşılaşması ise kendi yapmış olduğu fiillerden dolayıdır.
Yüce Allah bizi sınamak için musibetler verebileceği gibi yaptığımız kötülüklerden
dolayı da musibetler verebilir. Ancak Rabbimiz, rahmet sahibi olduğu için, bu
musibetlerle birçok günahlarımızı da affeder. Şayet Allah bizim işlediğimiz günah
sayılan her kötü davranışımızdan dolayı hesaba çekerek bize ceza vermiş olsaydı,
yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı (Fâtır, 35/45). Bir hadiste de mümin bir kişinin
karşılaştığı her türlü musibet ve üzüntüye karşılık, hatta ayağına bir diken batmasından
dolayı Cenab-ı Hakk’ın o kişinin günahını affedeceği rivayet edilmektedir
(Buhârî, “Merdâ”, 1). Yaptığımız iyilikler bizi Allah’a yaklaştırdığından dolayı küçük
gibi görünse de onun önemli olduğunu düşünmeliyiz. Küçük de olsa işlediğimiz
hayırlı işlerimizin karşılığını göreceğimiz gibi az miktardaki kötü fiillerimizden dolayı
da ceza çekeceğimiz muhakkaktır. Çünkü iyilik yapanın ondan daha hayırlı bir
iyilikle karşılığını göreceği ve kıyametin korkularından emin olacağı gibi, kötülük
işleyenin de yüzüstü cehenneme atılacağı ifade edilmektedir (Neml, 27/89-90). Yine
bir iyiliğin karşılığının on kat fazlasıyla ödeneceği, kötülüğün karşılığının ise sadece
o kötülükle sınırlı kalacağı, Allah’ın kimseye haksızlık yapmayacağı beyan edilmektedir
(En’âm, 6/160).
Yüce Allah bize o kadar merhametlidir ki, iyilik etmeyi düşündüğümüz ancak
bunu gerçekleştirme imkânını bulamadığımız zaman bile tam bir iyilik sevabı verir.
Şayet bu iyiliği gerçekleştirirsek ona on sevaptan yedi yüz katına kadar hatta daha
fazla miktarda mükâfat verir (Müslim, “İmân”, 207).
O halde yapılan iyilikler hiçbir zaman boşa gitmez. Nitekim “İyilik yap denize at
balık bilmezse Hâlık bilir” ifadesi de bir atasözü hâline gelmiştir.

13 Aralık 2014 Cumartesi

Kur'an'da İLETİŞİM DİLİ


Kur'an'da İLETİŞİM DİLİ  kitabını çok beğendiğimi ve altını çizdiğim notları buraya aktaracağımı söylemiştim.Aldığım notlar:

Hayat nizamı,bütün yönleriyle bir iletişim ağıdır.

İslam, münasebetleri disipline ederek insanlar arası ilişkiler düzenini belirli amaçlara yöneltmiştir.

Kur'an'ın ortaya koyduğu ve gerçekleştirdiği iletişim ise ,çok yönlü,hakka ve hakikate bağlı,barışa ve iyiliğe yönelik bir iletişimdir.

Kur'an insanı aslına dönmeye çağırmaktadır.Kur'an,bu dönüşüm yolunu gösteren bir kitap olduğuna göre,insanı nesne olmaktan çıkarıp kendini gerçekleştirmesini sağlayacaktır.

Kaynağın tanınan ve sevilen olması,mesajın alıcıya ulaşmasında önemlidir.

Kaynak ,mesajın dinleyici üzerinde etkili olmasını ve onun tarafından değerlendirilmesini istiyorsa ,başkalarına önerdiği doğruları  önce bizzat benimsemeli ve gereğini yerine getirmelidir.

İnsanlara  akıl ve anlayış seviyelerine; bilgi,birikim ve ahlaki olgunluk seviyelerine göre  hitap edilmelidir.Çünkü bilgi,olayları değerlendirme ve algılama unsuru olarak önem arz eder.

Kur'an ,Allah'ın insana olan ilgisinin bir sonucu olarak gönderdiği bir mesaj;insanında  kendisi ile Allah'a ulaşabileceği bir vasıtadır.

Allah ,insanla konuşmak isterse bir takım ayetler (işaretler)gönderir.Sözlü işaretler ile sözsüz işaretler arasında  bir ayırım yoktur;her ikisi de Allah-insan iletişimini gerçekleştiren unsurları içerir.Vahiy,Allah ile insan arasındaki konuşmanın  yalnız bir bölümüdür.Fakat sözü olan bazı ayetler vahiy kelimesiyle belirlenmiş çok özel bir sınıf oluşturdukları;mahiyet ve yapı itibarı ile sözsüz ayetlerden ayrı bir önem taşıdığı için,sözlü vahiy,bir konuşma münasebetidir.

İslam'a göre vahiy semantik açıdan Allah'ın konuşmasıdır.Başka bir ifadeyle Allah'ın kendi iradesini dil aracılığı ile insana açıkça anlayabileceği bir biçimde bildirmesidir.

Allah,insana sözsüz ayet olan kainatı,kendi varlığının açık belgeleri olarak sunmayı yeterli görmeyerek ona sözlü mesajını (vahyi)da göndermiştir.

Vahyin hedefi;insanı yaratıcısı ile aracısız,doğrudan bir ilişki içine sokarak  vahyin bütünlüğüne ulaşmasını sağlamaktır.

Kişinin yaratıcısıyla iletişim kurması anlamında dua,tek yönlü olmayan ,yaratıcı ile kul arasındaki bir haberleşmedir,Bu haberleşme isteği,insana tabii ve doğal bir olgu olarak doğumundan itibaren yerleştirilmiştir.

Allah'tan insana doğru olan sözlü konuşma vahiy ,insandan Allah'a doğru olan sözlü konuşma ise duadır.

Yakarma da ki ruhi ve şuuri yoğunlukla ,tüm varlığımızla ,vücudumuzun zerreleriyle ,ruh gücümüzle ve samimiyetle bütün kuvvetimizi seferber ederek istemeyi gerçekleştirebilirsek,mutlak isteyiş gerçekleşmiş olur.

İbadet kalıpları insanın Allah'ın huzurunda duyduğu  derin huşunun beden diliyle ifadesidir.

Namaz kılarken  yapılan bedensel hareketler,insan Allah iletişiminde beden dilinin kullanıldığının göstergesidir.

Altını çizdiğim o kadar çok cümle olmuş ki ancak bu kadarını yazabildim.
Yazarı  Süleyman Gümrükçüoğlu'na  çok teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.

12 Aralık 2014 Cuma

Neler oluyor?

Gunler gunleri kovaliyor,hepsi birbirinin ayni...Hepsi ayni ve zarardayiz...Ne kitap okuyabiliyorum,ne temizlik yapabiliyorum,ne mutluyum ,ne mutsuzum,ne gulebiliyorum, ne aglayabiliyorum..Kafam karisikta degil.Nedenini bilmiyorum.Koca bir depresifim...Nasil kurtulacagim bu depresiflikten..

Sanirim dostlarimin duasina ihtiyacim var...
Dualarinizi eksik etmeyin bu garipten...