Sayfalar

6 Haziran 2013 Perşembe

SELAMÜN ALEYKÜM

SELAMLAŞMANIN ÖNEMİ

“Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla
karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.”
(Nisa, 4/86)

Selam, bir Müslüman’ın diğer Müslüman kardeşi için hayır temennisinde bulunmasıdır.
“Selam” kelimesi Kur’an-ı Kerim’de 33 defa geçer. Allah Teala’nın güzel
isimlerinden biri de es-Selam’dır. Allah’ın sıfatı olarak Selam; insanlara ârız olan
ayıp, kusur, eksiklik, âfet, hastalık, acizlik, ölüm vb. şeylerden berî olan; yaratıklarını
âfet ve belalardan kurtaran, zulmetmeyen, güven arayanları güvene erdiren
demektir. “O, selamdır, mü’mindir, müheymindir” (Haşr, 59/23).
Selâm vermek, karşıdaki kişi ile ilgi kurmak ve ona güven vermektir. Mü’minler
karşılaştıklarında, “es-selâmü aleyküm” veya “selamun aleyküm” cümleleriyle aynı
zamanda birbirlerine dua ederler. Birisi bize selam verdiğinde biz, ondan daha güzel
bir şekilde onun selamına karşılık vereceğiz veya aynı ile mukabele edeceğiz. Çünkü
ayet-i kerimede Rabbimiz; “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya
aynı selamla karşılık verin” buyurmaktadır (Nisâ, 4/86).
Konu ile ilgili diğer bazı ayetlerde mealen şöyle buyurulmaktadır:
“Sabretmenize karşılık selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!”
(Ra’d, 13/24); “Cennetliklere, ‘selam olsun size!’ diye seslenirler” (A’râf, 7/46); “Rablerine
karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında
oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: ‘Size selam olsun! Tertemiz
oldunuz. Haydi, ebedî kalmak üzere buraya girin” (Zümer, 39/73). Cennetin bir adı da
Daru’s-Selâm’dır (barış ve esenlik yurdu demektir); “Rableri katında selam yurdu (cennet)
onlarındır” (En’âm, 6/127). “Allah (kullarını bu güzel selam/)esenlik yurduna çağırır”
(Yûnus, 10/25).
Ayet meallerinden de anlaşılacağı üzere yüce Allah müminlerin birbirleriyle selamlaşmalarını
istemektedir: Müslümanlar birbirleriyle karşılaştıkları zaman, karşı-
lıklı olarak birbirlerine sağlık ve esenlik dileklerinde bulunacaklar. Yani biri diğerine
“Selâmün aleyküm” veya “es-Selâmü Aleyküm” (Selâm sizin üzerinize olsun, Allah
sizi her türlü kazâdan ve beladan korusun!) diyecek; diğeri de; “ve aleykümü’sselâm”
veya “ve aleykümü’s-selâm ve rahmetullah” yahut da “ve aleykümü’s-selâm
ve rahmetullahi ve berekatüh” (Allah’ın selâmı, rahmet ve bereketi sizin de üzerinize
olsun!) şeklinde cevap verecektir.
Selâm vermek sünnet, almak ise farzdır. Sünnete uygun olan, yürüyenin oturana,
binekte olanın (bir araçla hareket hâlinde olanın) yayaya, sayıca az olanın çok olana,
arkadan gelenlerin öndekilere, küçüğün büyüğe selam vermesidir (Bk. Buharî, “İsti’zan”,
5-7; Müslim, “Selam”, 1). İki kişi birbirinden veya bir kişi gruptan ayrılırken selâm vermesi
tavsiye edilmiştir (Bk. Ebu Dâvûd, “Edeb”, 139). Bu itibarla, gerek bir araya geldiğimizde
gerekse birbirimizden ayrıldığımızda selam vermeyi ihmal etmemeliyiz. Topluluğa
verildiğinde, grubun içinden bir kişinin selamı alması yeterlidir. Verilen selama
hiç kimse karşılık vermeyecek olursa o topluluktaki herkes sorumlu/günahkâr
olur. Uygun olmayan ortamda verilen selamın alınmamasında ise bir vebal yoktur.
Mektupla veya mesajla selam verildiğinde cevabî yazıda “ve aleyke’s-selam” veya
“ve aleykümü’s-selam” ifadesi ile ya da aynı ifade ile selama karşılık verilir. Bir kimseden
selam getirildiğinde de; “aleyke ve aleyhi’s-selam!” şeklinde cevap verilebilir.
Yemek yiyene, Kur’an okuyana, ibadet yapana, (namaz kılana, abdest alana, o
esnada) selam verilmediği gibi, hutbe okunurken, ezan ve kamet esnasında da selam
verilmez. Tuvalet ve banyo gibi yerlerde bulunan kimselere de selam verilmez.
Ayrıca haram fiili işleyen kişiye de o esnada selam verilmez.
Kişi aile fertlerine veya bir eve girdiğinde selam vermeyi ihmal etmemelidir. Zira
yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp)
ev sahiplerine selam vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp
anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor.” (Nûr, 24/27)
Hz. Peygamber, yanında büyüyen Hz. Enes’e; “Evladım! Ailenin yanına girdiğinde
selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun” buyurmuştur (Tirmizî, “İstizân”, 20).
Selamlaşmanın önemini belirten hadis-i şeriflerin birkaçı ise şöyledir:
Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s) Efendimiz
şöyle buyurdu:
“Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.
Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı
yayınız.” (Müslim, “Îmân”, 93)
Abdullah b. Selâm (r.a.)’ın rivayet ettiği hadis-i şerifte de Peygamberimiz (s.a.s)
321
şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Selâmı yayınız, yemek yediriniz, akrabalarınızla alâkanızı ve onlara
yardımınızı devam ettiriniz. İnsanlar uyurken siz namaz kılınız. Bu sayede selâmetle/
esenlikle cennete girersiniz.” (Tirmizî, “Kıyâmet”, 42)
Gerek âyet ve gerekse hadîslerden anlaşıldığına göre selâmı yaymak, insanlar
arasında sevgi, saygı, dostluk ve barışın yaygınlaştırılması, mümin kalplerin birbirine
ısınması bakımından büyük önem arz etmektedir. O halde aile bireyleri, arkadaş,
dost, tanıdık veya tanımadık kısaca bütün Müslümanlarla sevgi, saygı ve samimiyet
duygularının geliştirilebilmesi için, karşılıklı olarak selam verelim ve alalım.

2 yorum:

sadecenaciye dedi ki...

Aleyna ve Aleykümselam

oxvamu dedi ki...

Bismihi Subhanehu..
Aleyna ve aleykum esselam..
"Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!" RAD-24
Başa gelen her hale sabredene böylesine güzel bir selam vardır. Sadakte ya Rabbi.. Sadakte ya Rabbi.. Sadakte ya Rabbi..
Maesselam, maeddua.. Fiemanillah..