SALGINLAR
Hayatımıza öyle
salgın hastalıklar girdi ki;şaşırıp kalıyorum.Dönüp baktığım da bu hastalıkları
kimi zaman kendimin,kimi zaman
sevdiklerimin, kimi zaman çevremdeki insanların,kimi zaman da içinde bulunduğum toplumun çok ağır bedeller
ödeyerek geçirdiğimizi görüyorum.Bu
salgın hastalığın yayılma kaynağı kara kutu dediğimiz televizyon.Ne zaman bir
rahatsızlık hissetsem kaynağın kara kutu olduğunu görüyorum.Ama salgın dediğime
bakmayın salgınlar geçicidir ama bu hastalıklar geçmiyor.Sürekli hayatımıza
giriyor ve asla geçmiyor.Bizimle kalıyor.
Nedir bu salgın
hastalıklar?
Bir dönem taciz,
tecavüz salgını idi.Kara kutudan bangır bangır taciz ve tecavüz haberleri
verilmeye başlandı.Bu haberlerle birlikte gittikçe çoğalan taciz ve
tecavüzler…Ve bu tecavüzleri öyle bir hale getirdiler ki kimin kime bunu yapabileceği
akıl sınırlarımızı bile aştı.Artık kimseye(Bu o kadar geniş bir kimse kitlesi ki
en yakınlarımızdan başladı)güvenemez olduk.Bu salgın bizi çok sarstı salladı.Ama
hala geçmedi..
Bir dönem
boşanma salgını…Yine kara kutu …Yine
haberler ve kadın programları.Bu programların salgını yaymakta en büyük görevi
kadınları özgürleştirmek adına kışkırtarak sabırsızlık ve şükürsüzlük mübtelasına bulaştırmak…Neden çekeceksin,neden
sabredeceksin,kendi ayaklarının üzerinde durabilirsin, sen hürsün istediğini
yapabilirsin,çocuğunu yalnız da büyütebilirsin gibi söylemlerle hastalığa
destek verdiler.Kadınlar güya güçlendi bilinçlendi akıllandı.Ve pıtır pıtır
boşanma davaları katlandı da katlandı….Yeni evlenen iki üç aylık çiftlerin
boşanmalarına, yirmi beş,otuz yıllık evliler
de dahil oldu.Çocuklar da kavgasız ortamlara kavuştu güya…Sonra mı…..
Ateşler düşmedi cinnet geçiren babalar ve sokaklarda kadın cinayetleri…gün
geçmiyorki bu haberler olmadan haberler es geçsin. Boşanma salgını bize çok
pahalıya maloldu.Anneler sokaklar da
öldürülürken kavgasız ortamlar da
büyüyecek olan çocuklar orta da kaldı.
Ve cinayet
salgını…Kızlar annelerini,babalar evlatlarını,kocalar karılarını,öğrenciler
öğretmenlerini,aşıklar birbirlerini,hastalar doktorlarını katleder oldular.Resmen katlettiler.Ellerinde silahlar,
bıçaklar ortalıklarda kan gövdeyi götürdü.Canı verenin kim olduğunu unutup
kendilerince sahiplendikleri canları kıyasıya almaya kalktılar.Kara kutu katleden
ve katledilenlerin haberini en baş haber olarak verdi.Adeta kara kutudan kan
damlaları sıçradı evlerimize, ailelerimize,içimize…
Hiç bitmeyen trafik
canavarının yol açtığı salgın…Yolların hakimleri(kendilerince),asfaltı
ağlatanlar,sarhoş şoförler uykulu sürücüler bir sürü masumun canına ,hayatına
kıydılar.Ah kara kutu ahhh…..
Saymakla bitmeyen o
kadar çok salgın var ki bunlar sadece birkaçı
Yangın yeri kara
kutu…
Bu salgın yangınını
söndürmeli… Kara kutunun yangınından kurtulmalı… İnsanımız Ümmet olduğunu Müslüman
olduğunu hatırlamalı.Müminliğini unutmamalı… Ümmet kendine gelmeli…Yaradan’a
sığınıp salgınlardan korunmak için elinden geleni yapmalı.Salgınların
mikroplarına karşı savunma hazırlamalı…
Rabbim bizleri ve mümin’leri kara kutunun salgınlarından
korusun…
Dua ve sevgiyle
kalın…..
1 yorum:
teknolojiyi seviyorum ama bazen internette ya da tv de gördüklerim beni bir anda her şeyden soğutuyor . O salgınlar da :((
Yorum Gönder