Sayfalar

27 Nisan 2013 Cumartesi

ZİKİR VE GÖNÜL HUZURU(Ra’d, 13/28)






ZİKİR VE GÖNÜL HUZURU

“Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d, 13/28)
Dünya üzerinde yaşayan tüm insanlar, huzurlu ve mutlu olmak isterler. Bunun
için değişik metot ve yollara başvururlar. Bu konuda her birinin farklı hedefleri vardır.
Kimi zengin olduğunda, kimi iyi bir işe girdiğinde, kimi sevdiği insanla evlendiğinde,
kimi istediği üniversiteyi kazandığında, kimi arzuladığı herhangi bir makam
veya mevkie geldiğinde vs. mutlu olabileceğini düşünür. Amacına ulaştığında ise,
aradığı mutluluğu ya bulamaz ya da bulduğunu sandığı huzur ve mutluluğun çok
kısa süreli ve kendisini tatmin etmeyen bir mutluluk olduğunu görür. Bu defa yeniden
farklı mutluluk yolları aramaya başlar ve akla gelebilecek her türlü alternatifi
dener. Böylece bütün çabalara rağmen çoğu kere gerçek anlamda huzur ve mutluluğu
elde edemez ve içten içe huzursuzluk çekmeye devam eder…
Hâlbuki insanın huzurlu ve mutlu olabilmesi, her şeyden önce vicdanının rahat
olmasına bağlıdır. Yani kişinin kalbine sıkıntı verecek, aklına takılacak, vicdan azabı
çekecek, pişmanlık içinde yaşamasına sebep olacak bir durum içinde bulunmaması
gerekir. Vicdan ise, yaratılışı gereği Allah’ın emrindedir ve insana Allah’a iman etmeyi,
dinin hükümlerini yerine getirmeyi, hak ve hakikate bağlı kalmayı ve güzel
ahlaklı olmayı telkin eder.
İnsanın vicdanını rahat ettirecek, gönlünü huzurla dolduracak gerçek mutluluk
ve huzur ise, Allah’a iman edip, inandığı gibi yaşamak ve onu zikretmekle mümkündür.
İşte yüce Allah yukarıda mealini verdiğimiz âyetinde bu gerçeği haber veriyor:
“Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler
ancak Allah’ı anmakla (zikretmekle)huzur bulur.”

Bu âyet-i kerimeye göre huzur ve mutluluğun olmazsa olmaz şartı iman ve Allah’ı
zikirdir. İman, Hz. Peygamber’in Allah’tan getirdiği ve “zarûrât-ı diniye” olarak bilinen
hükümleri, haber verdiği hakikatleri tereddütsüz kabul ile bunların gerçek ve
doğru olduğuna inanmak demektir.
Zikir ise Allah’ı, isim ve sıfatlarıyla anmak, tefekkür etmek ve gaflet içerisinde
olmamak demektir. Zikir, dil, kalp ve beden ile olmak üzere üç çeşittir. Kalp ile zikir
Allah’ı gönülden çıkarmamak ve O’nu tefekkür etmektir. Dil ile zikir, Allah’ı güzel
isimleri ile anmak, O’na hamdetmek, tespihte bulunmak, Kur’an okumak ve dua
etmektir. Beden ile zikir ise vücudun bütün organlarıyla Allah’ın emirlerini yerine
getirmek ve yasaklarından sakınmaktır.
“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı zikrederler. Göklerin
ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler (tefekkür ederler). ‘Rabbimiz! Bunu boş yere
yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru’ derler.” (Âl-i İmran,
3/191) âyet-i kerimesi zikrin her hâl ve durumda yapılabileceğini ifade etmektedir.
Enfâl suresinin; “Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri
ürperir. Onun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar
sadece Rablerine tevekkül ederler. Onlar namazı dosdoğru kılar ve kendilerine rızık olarak
verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcarlar…” (Enfâl, 8/2-3) âyeti ise hem genel
anlamdaki zikrin, hem de Kur’an’ı anlayarak okuyup, onunla amel etmenin mümin
kişinin ruhu üzerindeki derin ve olumlu etkisini dile getirmektedir.
Kısaca yukarıda metnini ve mealini verdiğimiz âyet-i kerimede ifade edilen
“gönüllerin huzur bulacağı zikrullah”; Kur’an okumak, dinlemek, sübhanellah, elhamdülillah,
Allahu ekber, lâ ilâhe illallâh gibi sözlerle Allah’ı anmak ve söylenen
her sözde, yapılan her iş ve icraatta Allah’ın rızasını gözetmektir. Diğer bir ifadeyle
Allah’ı gönül ve dil ile zikretmekle beraber, O’nu hayatın içinde de anmak ve rızasına
uygun davranmaktır.
O halde insanın huzur ve sükûna erişebilmesi, kalbin mutmain olması ile mümkün
olur. Kalbin mutmain olması ise, Allah’ı zikir ve Kur’an’ı okuyup anlamak ve
yaşamakla gerçekleşir. Çünkü insanı yaratan Allah, onun nasıl bir ortamda ve nelerle
mutlu olacağını, huzur bulacağını ve yaratılışına uygun yaşamın ne olacağını
en iyi bilendir.

Hiç yorum yok: